Aile yaşam evresinde gebelik ve doğumdan sonra çocuğun hastalanması ve hastane yatışı üçünçü önemli aile yaşam olayıdır.Çocuklu aileler ve özellikle de küçük çocuklu ailer sık sık bu durumla karşılaşırlar yada her zaman karşılaşma olasıklıkları vardır.
Doğum, ölüm, çocuğun okula başlaması gibi aile yaşam olaylarının üzerinde sıklıkla durulmasına rağmen ailede çocuğun ciddi bir hastalığa yakalanması halinde ailede neler yaşandığı ve aile dinamiklerinin nasıl etkilendiği üzerinde yeterince durulmamıştır.
Çocuğun hasyalığı bazen doğuştan bazen yavaş ve sinsi bir şekilde bazen de hiç beklenmedik bir anda ailenin güdemine oturur. Her ailenin yapısı ve dokusu kendine özğü olduğundan vereceği tepkilerde farklı farklı olacaktır. Genel bir kural olarak ailenin ve çocoğun tepkileri ailenin gelişim evresi ,hastalık öncesi ailenin işlevselliği, stres kaynakları ve sosyal destek kayakları tarafından şekillenir.
Ailede bir çocuğun hastalığı, evden uzaklaşıp hastaneye yatmak zorunda olması ebeveynlerin iç dünyalarında kendi çocukluklrında yaşadıkları deneyimleri kendi ebeveynleri ile etkileşimlerini kendi orijin ailesinde hastalık kavramına atfedilenleri tekrar gündeme getirir. Ebeveynler hastalık karşısında kendi ebeveynliklerini sorgulama ihtiyacı duyabilirler. Kendilerini suçlu veya yetersiz hissedebilirler. Yada kaşılıklı olarak birbirini suçlayarak cift ilişkilerinde kendi kendilerini tuzaklayabilirler. Kendi var oluşlarını, güçsüzlüklerini ve güçlerinin sınırlarını sorgulayabilirler.
Çocuğun ciddi hastalığı karşısında ailede duygusal denge dönüşüm ve değişime uğrar. Anksiyete artar. Anksiyete artışına parelel olarak tepkisel davranışlarda artış gözlemlenir. Bu tepkisel davranışlar aile sisteminde dengelerin sarsılmasına zemin hazırlayarak daha önceden çözümlenememiş gizil çatışmaların su yüzüne çıkmasını sağlar.
Ailede bütün bunlar yaşanırken hasta olan çocuk ailenin bu tepkilerinden ekilenmesine ek olarak kendi iç dünyasında kendi açısıını yaşar. Genel bir kural olarak çocuğun hastalığa ve hatanede yaymaya karşı göstereceği reaksiyon yaşına bağlı olarak değişir. Çocuğun yaşı ne kadar küçükse etkilenme derecesi o kadar fazladır ve tepkilerini o ölçüde davranışsal olarak gösterir. Küçük yaştaki çocukların sorunlarını dillendirme yetenekleri henüz gelişmemiş olduğundan tepkilerini davranışları ile ifade etmeleri gelişimsel özellikleri tarafından belirlenir. Örneğin Regresyon, tırnak yeme, tik, enüresis, enkopresis vb.
Genel olarak çocuklarda hastalık ve hastaneye yatmaya karşı gösterilen tepkiler çocuğun yaşı,kişiliği,ğeçmiş yaşantıları,hastane yaşantısının etkileri ve ailesinin hastalığa karşı tepkileri ve atıfları tarafından belirlenir.
Yedi ayın altındaki bebekler hastanede yatmaya her hangi bir güçlük çıkarmıyor görünmelerine rağmen psiko sosyal gelişim açısından en hızlı gelişimin olduğu dönem olması ihtibarı ile uyarıcı eksilliği, tek düze yaşam, gelişimi olumsuz yönde etkileyebilir. Anne bebek etkileşimi için doğal bir ortam olmadığından bağlanma bozukluklarına zemin hazırlayabilir. Dört yaşın altındaki çocuklar için hastanede yalnız kalmak son derece zordur. Çok ağlarlar. Tepkilerini fazlaca belli ederler. Annelerinden ayrılmak onlar için yaralayıcı olabilir. Bu konuda yapılan araştırmalarda iki dört yaş arasındaki çocukların daha çok davranış bozuklukları göster dikleri ortaya çıkmıştır .Bu yaş grubundaki çocuklar ağlama panik, depresyona girme gibi tepkileri daha çok gösterirler.
Ağır kronik hastalıklarda sürekli yatakta kalmak zorunda olan çocuklarda yerinde sallanma parmak emme, içine kapanma görülebilir. Ayrıca küçük çocuklar evden ayrılmayı bir cezalandırma ve ebeveynleri tarafından reddedilme ve terk edilme olarak yorumlayabilirler.
Çocuğun aylarca yatakta kalmasını gerektiren tedaviler çocuğun hareketlerinin kısıtlayarak olumsuz duygularının artmasına neden olabilir. Sinirlilik ,ağlama krizleri, huzursuzluk, mutsuzluk görülebilir. Bazı çocuklar ciddi bir hastalıkla karşı karşıya kaldıklarında enüresis , enkopresis, konuşmama gibi ani davranış değişiklikleri ile bebekliğe geri dönüş yapabilirler.
Daha büyük çocuklar (okulçağı çocukları)uzun süre yaşıtlarından ve okullarından ayrı kaldıkları için akadamik başarıları olumsuz yönde etkilenebilir. Sosyal gelişimleri yavaşlayabilir. Okuldan hoşlanmamaya başlayabilirler.
Astım, şeker, kalp, kanser gibi çiddi kronik rahatsızlıkları olan çocuklar kendilerini suçlayabilirler ve benlik algıları olumsuz yönde etkilenebilir.
Gerçeği değerlendirme kapasitelerinin artması ve ailelerine daha az bağımlı olmaları nedeni ile çocukların yaşları ilerledikçe endişeleri azalmaktadır.
Çocukların hataneye yatmave hastalıklara karşı gösterdikleri tepkileri etkileyen en önemli etkenlerden biri hiç kuşkusuz aileinin hastalığa ve hasta çocuğa atfedişleri ile ilgilidir. Çocuk ailesine bağımlıdır. Bu bağımlılık çocuğun ebeveynlerin atfedişlerinden fazlası ile etkilenebilirliliğinin zeminini oluşturur. Bazı ebeveynler hasta çocuğuna gereğinden fazla yapışıp greğinden fazla koruyucu davranarak çocuğun adaptif davranışlarının gelişimini bilmeden ve istemeden engelleyebilirler. Diğer bazı aileler suçluluk duyguları nedeni ile çocuktan tamamen uzaklaşabilirler. Bazı aileler hasta çocuktan tamamen uzaklaşıp evdeki çocuklarının üzerinde aşırı yoğunlaşırken diğer bazı aileler evdeki çocuklarından uzaklaşıp tüm zaman ve ilgilerini hasta çocuk üzerinde toplayabilirler. Bazı ebeveynler artan duygu yoğunluğuna paralel olarak eşlerini suçlayıp uzaklaşabilirler. Kısacası çocuktaki hastalık aile sistemindeki dengeleri sarsarak kimin nerede hangi konumda mevzileneceğini ve nasıl bir siper alacağını yeniden biçimlendirir.
Çocuklarda hastalık ve hastaneye yatışın olumsuz etkilerini ortadan kaldıracak en önemli etkenlerden biri çocuk hastalıklarında psiko sosyal yaklaşım modelidir. Çocuk hastalıklarında pisiko sosyal yaklaşım aile merkezli tadavi yaklaşımını ve ekip çalışmasını içinde barındırır. Çocuk çocukluğa özgü özel konumundan dolayı ailesine bağımlı ve bağlıdır. Çocuk hastalıklarının tedavisinde bu sipesifik durum ailelerin tedaviye katılımı ve işbirliğinin önemine özel bir vurgu yapar. Bir anlamda çocuğun tadavisi ailenin tedavisidir. Çocuk hatalıklarının tadavisinde psiko sosyal yaklaşım uygun bir tedavi formülasyonu ile ailenin hangi güçlükleri yaşadığını ve hangi konularda yardıma ihtiyacı olduğunun belirleyip uygun müdahaleleri yaparak ailenin bu zor yaşam olayını atlatmasına ve başarılı sosyal uyumlarına olanak tanır.
Diğer taraftan sadece çocuklara yönelik hastane ortamını ilgilendiren önlemlerin alınmasıda her zaman gerekebilir.
Yedi aydan küçük bebeklerde hastanedeki tek düze yaşamlarını renklendirmek ve uyarıcı eksikliğine karşı bir önlem olarak yataklarına ilgi çekici ve renkli oyuncaklar asılır. Koğuştaki etkinlikleri izlemeleri sağlanır. Yaşça büyük çocukların bebeklerle etkileşime girebilecekleri ortam ve düzenlemeler yapılabilir. Hastanede annelerin çocukla birlikte kalması en etkili önlemdir. Küçük çocuk için annenin açıklamalarından ziyade varlığı önemlidir. Özellikle yedi ay dört yaş arasındaki çocukların ayrılığa hastalığa ve tedaviye karşı duygusal etkilenimleri çok yoğundur.
Kardeşlerin ana ve babaların çocuğu sık sık ziyaret etmesine izin verilmeli. Gerekirse bunun için hastanede yeni düzenlemeler yapılmalı. Hastanelerdeki belirli gün ve saatlerde ziyaret yapılması kısıtlaması çocuklar için uygulanmamalıdır.
Aileye çocuğa yaşına uygun oyuncaklar getirmeleri önerilebilir. Evde çok oynadığı bir oyuncak yada çok kullanılan bir nesne veya annesine ait eşyaların çocuğun yanında bulundurması ona güven verebilir. Çocukların hastaneye yatışının yarattığı olumsuz havayı yumuşatmak amacıyla hastanelerdeki çocuk servislerinde özel düzenlemeler yapılabilir bunlardan en önemlisi oyun odalarının oluşturulmasıdır.
Oyun çocuğun duygusal sağlığı açısından önemli ve son derece gerekli bir uğraşısıdır. Çocuk oyun aracılığı ile duygularına ulaşarak iç dünyasını yorumlar. Oyun çocuğun hastane yaşantısını yumuşatır ve çanlandırır. İleride oluşabilecek bozuklukları önlemede yardımcı olur. Oyun hastane ortamında çocuğun iç yaşamını kendisine göre düzenlemesine yardımcı olur. Oyun çocuğun endişelerini azaltmaya yardımcı olur. Hastanelerdeki oyun odalarında çocuğun doktorculuk hemşirecilik oyunlarını oynayabileceği oyun malzemeleri bulundurmalıdır. Hastane doktorculuk oyunları çocuğun hastane yaşantısı hakkındaki duygularını yansıtma fırsatı sağlar. Ayrıca oyun odalarında çocuklar hastane yaşantısını anlatan resimler çizmeye teşvik edilebilir. Öykü anlatmaları sağlanabilir. Ayrıca kağıt keme ,katlama yapıştırma inşa etme, hamur, boncuk dizme gibi el becerilerine yönelik aktivitelerin yapıması çocuğun motor ve bilişsel gelişimini destekler.
Okul çocukları mektup yazmaları günlük tutmaları konusunda aktive edilebilir. Bu çocuğun hatalık ve tedaviye ilişkin endişe beklenti duygu ve deneyimlerini başkaları ile paylaşmalarına olanak tanır. Uzun süre hastanede yatarak tedavi gören çocuğun okulu ve öğretmeni ile etkileşime geçmesi sağlanarak hastanede derslerini çalışmaya devamı sağlanabilir. Böylece çocuğun akademik gelişmeden uzaklaşmaması sağlanır. Daha büyük ergenlerde anılarını yazmaları konusunda ön ayak olunabilir.
Ayrıca tedavi sırasında hastanede kendilerine uygulanacak işlemler çocuğun gelişimsel evresi göz önünde bulundurularak basit ve somut bir dille anlatılmalıdır. Böylece çocuğa önem verildiği mesajı iletilmiş olur. Aynı açıklamaların ana ve baba ile de paylaşımı ailenin tedavi ekip ile işbirliği ve desteğini sağlamanın önünü açar, Çocukların hastaneden taburcu olduktan sonrada bazı güçlükleri olur Örneğin ailenin çocuğun gelişine hazırlanması çocuğun eve dönüşe hazırlaması gibi ek sosyal çalışmalara gereksinin duyulur. Bazı çocukların hastaneden çıktıktan sonra korku ,bağımlılık, öğrenme ve davranış problemleri segilemeleri olasıdır. Hastaneden çıktıktan sonra çocuğun bu tür sorunları ile uygun bir biçimde baş edebilmeleri için ebeveynlerin yardıma gereksinimleri olabilir. Çocuk hastalıklarında psiko sosyal yaklaşım ,çocuk hastaneden çıktıktan sonrada kurum sosyal hizmet uzmanı tarafından takip ve değerlendirilmesi yapılarak kurum sonrası oluşabilecek güçlüklere seslenme hizmetini ve ayrıcalığını içinde barındırır.
Her zaman olmasa bile hastanelerde tedavi ve muayene edilen çocukların tıbbi sorunlarının yanında ihmal, istismar, terk edilme ,korumaya muhtaç çocuk, olumsuz sosyal ve ailesel yaşam şartları ve suça bulaşma gibi sosyal sorunları da vardır. Çocuk hastalıklarında psiko sosyal yaklaşım bu tür sosyal sorunlara seslenme vaka yönetimi ,takibi ve müdahalede en uygun yaklaşımdır.
Çocuk hastalıklarının tedavisinde psiko sosyal yaklaşım çerçevesinde çocuk ile bir dizi görüşme oturumları düzenlenerek terapötik bir ilişki içinde çocuğun hastane yaşantısı deneyimleri, hastalık yaşantısı, hastane personeli, ailesi, arkadaşları hastane ziyaretleri, tedavi işlemleri, hastlığı ve tedavisi gibi konularda duygu ve düşünceleri hakkında konuşmasının sağlanması en kıymetli çalışmadır. Çocuk duygu düşünce ve yaşantılarını terapötik ilişki çevresinde dillendirerek endişe sıkıntı ve beklentilerini dışa vurma olanağını elde eder. Bu dışa vurma çocuğun rahatlamasını ve adaptif davranışa yönelmesisinin yanı sıra katılım ve uyum sergilemesinin önünü açar.
Aynı çalışma ailesi ile de yürütülmelidir. Aileye eğitici, destekleyici bir yaklaşım ailenin bu zor yaşam olayını atlatmasında yardımcı olacak ve ailenin bu başarı algısı ailenin güçlüklerle başetme yeteneklerini güçlendirecektir.
Yaşam yolculuğunda doğa aileleri ve kişileri hiç birzaman hastalık kaza vb yaşam olaylarından muaf tutmamıştır. Bir anlamda aileler başa gelmişlikleri ile uğraşmak ve ve baş etmek durumundadır. Bazı aileler başa gelmişliklerinin acısını yaşadıktan ve yasını tuttuktan sonra yaşam yolculuklarına devam edebilirken ne yazık ki bazıları bu uğramışlıklarına takılıp kalır.
Ailede bir çocuğun kronik bir hastalığının olması aile için sancılı bir yaşam deneyimidir. Ancak ailenin bu süreci yaşarken yaptıkları işbirliği, tedaviye katılımı eşlerin birbirlerini ve çocuklarını desteklemesi gibi yaşamsal deneyimler ve başarı öyküleri aile bağlarının kuvetlenmesine aile bireylerinin birey olma ve ait olma duygularını yaşantılamasına olanak tanır. Bütün bu yaşantılar aile ilişkilerini zenginleştirip derinleştirerek ailenin daha sonraki yaşam evrelerini daha sağlıklı yaşamalarına zemin oluşturur.
Çocuk hastalıklarında psiko sosyal yaklaşım modeli aile krizlerini yönetme, ,ailede başarı algısını oluşturma, olumlu aile öyküleri yaratma ve dolayısı ile aile bireylerinin başarılı sosyal uyumlarına katkıda bulunmada adeta bereketli bir toprak gibidir.
Güldane KAVGACI
Aile ve Evlilik Danışmanı&Cinsel Danışman